10 Haziran 2019 Pazartesi

KURŞUN KALEM - Mutluluk Üzerine - Özlem AYTEK

YAZAR Köşesi
DENEMELER-
KURŞUN KALEM

Özlem AYTEK                                 MUTLULUK ÜZERİNE 



                                                10 Haziran 2019

Gitmek istediğim yere gitmemiş olabilirim, ama olmam gereken yere geldiğimi düşünüyorum.”  Tercihlerimiz kadar mutluyuz. Doğru tabiiki... Uzaya da gitmek isteriz ama gitmiyoruz ve bunun için hiç kimse mutsuz olmuyor.
Ne demiş Mahatma Ghandi; “Mutluluk; düşüncelerin, söylediklerin ve yaptıkların arasındaki uyumdur.”  Bu uyum yakalandığında aynı zamanda yaşam orkestrasında kendi hayatımız için en ahenkli melodiyi de yakalamış olmaz mıyız? Çatlak seslerden arınmış, su gibi berrak, akan, kulaktan kalbe giden ve oradan da ruhun derinliklerinde dolaşan aslında hiç çalmayan ama hayatımızın en müthiş müziğinin ritmi... Ne harika...
Herkes konuşmuş başarmak ve mutlulukla ilgili ve daha fazla da söylenecek birşey kalmamış gibi.

Abraham Lincoln; ”Başkaları ancak kendi içinde hissettikleri kadar mutlu edebilir bir başkasını.” demiş. Ne güzel söylemiş. Başkaları tarafından mutlu edilmeyi beklemek herkesi topluca mutsuz edecek bir durum bence. Zaten ben mutluysam çevreme mutluluk saçarım. Mutlu olmak için destek beklemeyi çok tuhaf buluyorum. Tersine tüm insanların, hayvanların, hatta çiçeklerin bile mutlu olan insanları sevdiğine, onun çevresinde toplandığına eminim. Bu da topluca mutlu olacak bir durumu doğruyor, mutlu bir toplum için atılacak bir tohum gibi bence.
Mesele sadece mutlu olmak için kararını vermekle ilgili ve eğer bu kararı vermişsen asla geriye bakmamak gerek diye düşünüyorum. İyi ya da kötü, nasıl hissedeceğimiz tamamen yaptığımız seçimlerle ilgili. Seçimimiz ruh halimizi hangi yöne doğru ayarladığınızı gösterir.  MUTLU hissettiğim için kendime teşekkür ederim. Saatimi doğru yöne doğru ayarladığımı düşünüyorum.
Bence en bu konuda en güzel sözü Mark Twain söylemiş;
Kendini neşelendirmenin en iyi yolu başkasını neşelendirmeye çalışmaktır.”
İçimizde anlatılmamış bir hikaye taşımaktan daha büyük bir acı yoktur. Aslında mutluluk yoluna çıkmadan önce belki de ilk yapılması gereken o hikayeyi anlatmak ve böylece görmüş olduğunuz ilk çöp kutusuna bırakarak ondan kurtulmak gerek.
Mutluluğun kardeşi olan başarı için söylenmiş bir söz de çok etkileyici: “Eğer başarısızlıktan başarısızlığa coşkunuzu kaybetmeden koşuyorsanız bu gerçek bir başarıdır.”  Ne hoş değil mi? Gerçek başarının içimizdeki coşkuyu yaşatabilmek olduğunu bilmek.
Tabiki ben bir bilge değilim, bir başkasının düşüncesine göre saçmalamış da olabilirim. Bence bazen saçmalamak da mutluluk verici olabiliyor. Mutluluk kapıyı bir çalıp bir kaçan küçük bir yaramaz çocuk gibi. Onu hemen yakalarsanız iki taraf da uzun zaman boyunca eğlenemez, neşeli hissedemez. Bu da benim çıkarımım. Kocaman bir ağız olmak ve her şeyi bir anda yutmak gibi birşey. İzin verelim de o kaçsın biz de yakalama ümidiyle kapıyı tekrar tekrar açıp kapayalım. Bu neşeli oyunda karşılıklı olarak epeyce gülüp eğleneceğimize ve dolayısıyla mutlu olacağımıza eminim.
Mutluluk hakkında düşündüğümde aklıma gelenler işte bunlar :) Sanki öğretmen uzun bir metni oku ve özetini çıkar, sonrada bir A4’e sığacak şekilde yaz demiş gibi oldu :) İşte öyle bir şey...
Bugün mutlulukla ilgili yazmak geldi içimden.


İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *